Ramazan bayramı günü neler yapılmalıdır?

Ramazan bayramının ilk gününde oruç tutmak haramdır.

Ramazan bayramı sabahı erken kalkıp bayramın canlılığını hissetmek, diğer günlerden farklı bir gün olduğunu görmek, cünüp olsun olmasın guslederek temiz (mümkünse yeni) elbiseler giymek, pis kokulu yiyeceklerden uzak durmak, ağzı misvaklayıp fırçalamak, güzel kokular sürünmek, saçı-sakalı, tırnakları ve vücudun diğer yerlerindeki kılları sünnete uygun bir şekilde temizleyip düzene koymak, İslâm'ın adabından olan güzel şeylerdir ve müstehabtır.

Yüce Peygamberimiz (S.A.V.) buyuruyor:

“Ramazan Bayramı günü melekler yolların kenarında durarak bayram namazına gidenlere şu müjdeyi verirler: Ey mü'minler topluluğu, size mükâfatlar, hayırlar ve bol bol ni'metler verecek olan Kerem ve İhsân sahibi Rabbinizden isteyiniz. Zîrâ O, size geceleri ihyâ etmenizi emretti, siz yaptınız. O size gündüz oruç tutmanızı emretti, siz tuttunuz. O size Rabbinize itaat etmenizi emretti, siz de itaat ettiniz. Öyle ise bahşişinizi, mükâfatınızı alınız. Namazdan sonra bir melek de şöyle nidâ eder: Biliniz ey mü'minler bugün şüphesiz mükâfat günüdür, günahlardan kurtuluş günüdür ve ayıplardan temizlenme günüdür.”

Ayrıca fertlerin birbirine karşı diğer günlerden daha fazla güleryüzlü davranması, neşeli görünmek, topluca bayram namazına gitmek; namazdan önce varsa hurma, hurma yoksa tatlı bir şey yemek; bunun da bir, üç, beş gibi tekli olmasına dikkat etmek; Sonra namaza erken davranıp sabah namazını mahalle mescidinde kılarak bayram namazı için, varsa namazgâha ve büyük camiye gitmek; namaza giderken Allah'ı zikretmek, Ramazan Bayramı'nda içinden ve Kurban Bayramı'nda açıktan tekbir getirmek; karşılaşılan müslüman kardeşlerle selamlaşıp bayram sevincini paylaşmak, bu günü daha bir anlamlı kılacak davranışlardır ve Hz. Peygamber'in (s.a.v.)sünnetleridir.

Yakın akrabaların birbirini ziyaret edip sorması, ihtiyaç içinde olanlara yardımcı olunması gerekir. Ana-babayı unutmamak, hiç olmazsa bayram günlerinde kendilerini ziyaret edip gönüllerini almak müslüman evlatların terketmemesi gereken dinî bir yükümlülüktür.

Zengin olunsun fakir olunsun, bayram gününde güç yettiğince sadaka vermek, daha fazla müslümanla karşılaşıp sevinci paylaşmak için namaza gidilen yoldan gelmeyip başka bir yoldan dönmek sünnettir.

Sadakaların dışında, üzerlerine vâcib olan müslümanlar, bayram namazından önce "fitre" adı verilen fıtır sadakalarını verirler. Şâfiî, Mâlikî ve Hanbelîlere göre sadaka-i fıtır farz, Hanefi mezhebine göre vâcibdir (Tecrid-i Sarih, Tercümesi, 367). Bayram namazından sonra müslümanların birbirleriyle bayramlaşıp musâfaha yapmaları, kucaklaşmaları İslâm'ın hoş karşıladığı güzel geleneklerdir.

Peygamberimiz (S.A.S.) buyuruyor ki:

«— Kim bayram günü üç yüz kere «sübhanellahu ve bihamdihi» der ve sevabini ölmüs müslümanlara bagislarsa, her müslüman ölünün kabrine bin nûr iner ölünce Allah kendi mezarina da bin nûr gönderir.»